
KAZAN – KAZAN FELSEFESİ KOLAY MI?
Modern yönetim tekniklerinin ülkemizde uygulanmaya başlanması ile birlikte kazan – kazan (win-win)
kavramı da günlük hayatımızdaki yerini aldı. Bu kavram da aslında, kişisel gelişim temelinde öncelikle
bireylerin hayata bakışını yönetmesi anlamında olduğundan, anlaşılması kolay ama uygulanması zor
konulardan biridir.
Bir dönem, bir İngiliz firmasının Türkiye temsilciliğini yürütürken, bana en baştan verdikleri 3 temel kavramı
zaman içinde daha çok anlar oldum. Birincisi, hop – skip – jump’tı. Bunu Türkçeye emekle-yürü ve koş
olarak çevirerek kullandım. Safhaları sindirerek atlamak gerekli, yoksa emekle aşamasından hemen
koşmaya geçeyim derken, düşüldüğünde alınacak hasar, ömür boyu insanı yürümekten bile korkar hale
getirebilir. Bu nedenle; sistem kurarken felsefem, hep önce sağlam temel, sonra emin adımlar ve daha
sonra iddialı sıçramalar oldu.
İkinci konu ise “simple but not easy”ydi. Yani sistem kurmak, insan temelinde yürüdüğü için, kurulacak
sistemi anlamak basittir ama uygulamak kolay değildir yaklaşımıydı. Her projede bunu bir kez daha
yaşadım. Önceleri kabul etmekte zorlandım. Çok açık olan hatalı alanlar neden hemen düzeltilmez diye.
Sonra baktım ki benim de var aynı yönlerim. En azından ben de bu felsefeyi bir anda kabullenmekte en
başta zorlanmıştım.
Üçüncü ve sonuncusu ise “para harcamadan para kazanmak”’tı. İlk duyduğumda sadece sessizce
gülümsedim. Hatta içimden “kolaysa gel yap bakalım dedim”. “Orası başka dünya burası başka dünya”
dedim. Bu yaklaşımı kibarca anlayıp hiç fark etmemiş gibi, iş ortaklarım bize lego ile bir oyun oynattılar.
Lego ile depoları ve üretim alanını kurdular. Ve lego fabrikamızda bir ürünün, üretim ve depo teslimat
sürecini 55dk.da tamamladık. Dediler ki hiç yatırım yapmadan sadece metot değişikliği ile sistemi yeniden
kurgulayın ve süreyi aşağı çekin. İlk yaklaşımız “kalıp yapalım”, “aparat yapalım”, “teçhizat alalım” gibi hep
para harcama gerektiren çözümler oldu. Çünkü biz bu yaklaşımı biliyorduk ve hep böyle yapmıştık. Hayır
dediler, ek hiçbir para harcanmayacak, çalışın üzerinde…ve sonuç…40 dk.lık bir çalışma ve beyin fırtınası
sonucu, süreyi 15dk.’ya indirdik. Bizler bile başarımıza inanamadık.
Evet…insan aklı ve yaratıcılığı muhteşemdir. Ama öncelikle kabullerimizi ve çok iddialı olduğumuz
tecrübelerimizi bir kere daha gözden geçirmeliyiz. “Akıllı insan aklını, daha akıllı insan ise bir başkasının
da akılını kullanır” yaklaşımı ile takım çalışmalarında sinerji oluşturmalıyız.
Gelelim kazan-kazan yaklaşımına….
Şirketler kazanmalı ve de çalışanlarına kazandırmalı. Ve de bunu sağlamak için kurulacak sistemlerde de
kazan-kazan felsefesi ile kurgulama yapmalıyız. Bunun için de en temel yapı, veriler ışığında kurulabilir.
Aksi takdirde, “epeyce”, “oldukça”, “çokça” gibi hepimizin net olarak hem fikir olamayacağı şekilde konuşur
dururuz. Ve de kazan-kazan mı oldu? Yoksa kazan-kaybet mi oldu konusunda da asla aynı noktada
buluşamayız.
Kazan-kazan, bir konuda emek ortaya koyan ve o konun parçası olan herkesin kazanabilmesidir. Tabi
burada herkesin, her zaman ve aynı ölçüde kazanması düşünülemez. Bazen biri, bazen de diğeri biraz
fazla kazanabilir. Önemli olan biri kazanırken diğerinin kaybetmemesidir. Şu anda dünyamız bunun en
kötü örneğini yaşıyor. Doğal kaynaklarımızı o kadar hoyratça ve hep ben kazanayım diye kullandık ki,
şimdi de doğal kaynakların azlığından bahsediyoruz. Ve de doğanın dengesini kazanmak hep daha çok
kazanmak için bozduk. Kazanırken aslında kaybettik….
Bu hatayı özel hayatımızda ve şirketlerde yapmamalıyız. Ama günümüzde, bize başka bir şey algılatılıyor.
En iyi ben olmalıyım, en iyi marka bu ve ben bunu almalıyım, en iyi makam benim olmalı, bak o müdür
ben değilim. Tatile mi gittim, en iyi odada ben kalmalıyım, en iyi şezlongu ben kapmalıyım. Patronun
gözüne en çok ben girmeliyim…bu liste o kadar uzun ki…Bu artık yaşam tarzımız oldu. Gereksiz bir
rekabet hissi ve hırsı. Evet rekabet etmeliyiz. Kiminle derseniz kendimizle…yarınımız hep bugünümüzden
biraz daha iyi olmalı.
Aynı yerde çalışan insanlar birbirinin rakibi değildir. Birbiri ile uyum içinde çalışarak, aynı geleceğin resmi
için emek sarf eden ve bunun sonucu da kazan-kazan yapısında, değer elde eden takımın üyesidirler.
Yakın zamanda bir kitapta okudum, vücut organlarımız da bir sistemin parçası ve de sistem içinde birbiri
ile rekabet etmiyorlar, uyum içinde çalışıyorlar. Eğer bu düşünceyi bireysel olarak içselleştirebilirsek, en
büyük adımı içinde var olduğumuz takımımız için atmış oluruz.
Projelerimde, rakamlara dayalı çalışmalara başladığımda, önce bir durgunluk yaşanır. Bu bekle-gör
aşamasıdır. Sonra biraz itiraz gelir. Sonra tam anlayamadım safhası vardır. Daha sonra ise bir kuşku
başlar. Neden şimdi bunları takip ediyoruz? Neden mi? Çok basit. Mevcut durumu objektif olarak tespit
edebilmek ve geleceğin resmi için de yine objektif adımlar atabilmek için. Ölçemediğimiz hiçbir şeyi analiz
edemez ve iyileştiremeyiz. Eğer bunu yapamaz ise de “kazan-kazan”ı nasıl elde edeceğimizi
konuşamayız.
Özellikle de şimdiye kadar ki iş yapma biçimimizi sorgulamamışsak, daha başka nasıl yaparım sorusunu
sormamışsak, daha verimli nasıl yaparım diye detaylı düşünmemişsek…varsa yanlış yapılanlar, olmuştur
hayatımızın doğal parçası. Sürekli gelişim ve değişim artık hayatımızın önemli bir gerçeği. İnanılmaz bir
değişim içindeyiz. Son 10 yıldaki değişim, ondan önceki 10 yılın kat be kat üstünde…ve bu böyle gidecek
gözüküyor.
Sonuç olarak; birbirimiz ile rekabet ederek değil, kazan-kazan ilişkisi kurarak, bunu rakamsal veriler ile
destekleyerek emin adımlarla ilerlemeliyiz. Fayda-maliyet analizi olumlu olduğu anda kabul edilebilir riskler
için de sıçramalar yapmalıyız. Her sistemin temelinde insan olduğuna göre, öğrenmek ve birbirimizle bilgiyi
paylaşmak, çalışmalarımıza inanılmaz değer katacaktır. Her birimiz bir bütünün önemli bir parçasıyız. Ve
ancak birlikte, bütünü görerek çalışırsak, hedefe ulaşırız.
Gemi yapmayı bilmek kadar açık denizlere duyulan sevda bizi geleceğe taşır….
Banu Sevin DAĞADA
Endüstri Mühendisi
Vizyon Danışmanlık Mühendislik ve Dış Ticaret Ltd.Şti.
Vision Consultancy Engineering and Foreign Trade Co Ltd.